Her haline şükret…

Dertlerini seni Allah'a bağlayan, yaklaştıran vesileler olarak gör. Musibetlere sabret. Öyle yaparsan dertlerin ağırlığını atmış olursun

Allah’a hamdolsun.

Her halimiz ve her anımız için sonsuz şükürler olsun. Zaten bütün hamdler ve övgüler ancak O’nadır.

Çoğu defa, “sabredin, sabredenleri müjdele, o müminler ki başlarına gelene sabrederler” gibi ifadelerle bizlere sabrı tavsiye eden Rabbimiz, bir anlamda bu hayatta her zaman sıkıntı yaşayacağımızı ve bunlara karşı hazırlıklı olmamızı söylüyor.

Bizler ise bu dünyanın aldatıcı güzelliğine kapılıp burada rahatın ve sıkıntısız, sorunsuz bir hayatın peşine düşüyoruz. Dünyanın ahiretin tarlası olduğunu unutup neden bu dertler var neden şuyum yok neden buyum yok diye durmadan şükürsüzlük edip rahatsızlık belirtiyoruz.

Maddi olarak kendinden düşük olanlara, manevi olarak kendinden yüksekte olanlara bakarak yaşamayı öğreten Allah Resulü’nün (sallallahu aleyhi ve sellem) sözlerini doğru olarak okuyamıyoruz. Hatta tam tersini yapıyoruz bile denebilir, çünkü evi olmayanlar evi olanlara bakıp ah çekiyor, kıskançlık gösteriyor, arabası olmayan aynı şekilde veya en basitinden elbise için bile o niye bende yok diye kendine dert edinenlerimiz oluyor. İki rekat namaz kıldıktan sonra tüm insanlar yoldan çıkmış kendimiz ise cenneti garantilemiş gibi manevi yönden herkesten üstünüz bizden üstünü yok ki örnek alalım, herkesin bizden örnek alması gerekir gibi bir psikolojiye bürünüyoruz. Maddi olarak herkes bizden üstte biz onlara yetişmeliyiz, manevi olarak herkes bizden altta onlar bize yetişmeli psikolojisi… Hadisin tam tersi…

Tabi hal böyle olunca, iki dünya saadetini vaad eden Allah’ın ve Resulü’nün sunduğu nimete (huzurlu bir hayata) ulaşamıyoruz ve hep dert olduğunu düşündüğümüz bir hayat yaşamaya başlıyoruz, akıbetimizi ise hiç bilmiyoruz… Allah hayra çevire…

Hepimizin bu hayatta karşılaştığı zorluklar elbetteki vardır. Olacak da… Yukarıda söylediğimiz gibi bu dünyada rahatlık yok, hep sıkıntı olacak. Biri bitecek öteki gelecek, bu hep böyle devam edecek. Bu işin sonu öteki hayat…  Ya cennete gider rahatlarız, ya da cehenneme gider daha ağır sıkıntılar çekeriz, Allah korusun!

Bu sizi karamsarlığa sürüklemesin (benim nefsime ağır geldi şuan, hep mi sıkıntı yaşayacağız, ya hiç mi rahat olamayacağız diyor şuan). Burası imtihan dünyası, evet hep sıkıntı olacak ve dediğim gibi biri bitecek öteki başlayacak, belki gelen dert giden derdi aratacak. Bunu bunalıma girelim diye değil, hazırlıklı olalım diye söylüyorum. Söze vurmayınca, gerçek hayatta biz hep rahatlık ararken, durmadan karşımıza sıkıntılar çıkınca işte o zaman bunalıma giriyoruz.

Peki nasıl davranmalıyız ki bunalıma girmeden sorunlarla baş edebilelim?

Meseleleri iyi analizleyip sebeplerini anlayınca başımıza gelen olaylar ve sıkıntıların ne için geldiğini, Allah’ın bu işten ne murat ettiğini düşündüğümüzde herşey cevabını buluyor aslında. Şöyle bir analizle işe başlayalım mesela:

Allah alemlerin Rabbi değil mi? Evet, alemlerin Rabbidir!

Allah bizim her halimizi gören ve duyan ve her yaptığımızı yaratan değil mi? Evet Gören’dir, İşiten’dir!

Başımızdaki sıkıntıları ve dertleri yaratan Allah değil mi? Evet, herşeyi yaratan O’dur!

Allah Rahman ve Rahim (merhamet eden, bağışlayan) ve hatta Erhemerrahimin (merhametlilerin en merhametlisi) değil mi? Evet Rahman ve Rahim’dir ve Erhemerrahimin’dir!

Peki, Allah Halim (günahları hemen cezalandırmayan, tevbe için süre veren) değil mi? Evet Halim’dir!

O zaman bize bir dert verildiyse bunda amaç bizim zararımıza olabilir mi? Elbetteki olamaz! Bu dertlerin, musibetlerin mutlaka bizim hayrımıza olan yönü de vardır.

Allah Resulü sallallahu aleyhi vesellemden şöyle rivayet edilmiştir: “Müminin hali hayret vericidir. Onun her işi hayırdır ve bu hal sadece mümine mahsustur. Eğer bir genişliğe, nimete kavuşursa şükreder bu onun için bir hayır olur. Eğer bir darlığa musibete uğrarsa sabreder ve bu da onun için bir hayır olur”

Benzer şekilde; Tevbe suresi 52. ayette müminlerin söylediği “Siz bizim için ancak iki iyilikten birini beklemektesiniz”… ifadesi de yine her halin hayır ve iyilik olduğunu belirten bir hakikat sözüdür.

(Tevbe suresi 41. ayette Rabbimiz müminleri cihad için çağırır, sonraki ayetlerde münafıkların neler yaptıklarını anlatır ve müminleri cihadtan alıkoymak istediklerini belirtir. 50. ayette münafıkların müminlere ulaşan bir musibet karşısında sevineceklerini ve bir iyilik karşısında üzüleceklerini belirtir. 51. ayette Allah’a tevekkül etmeyi, Allah’ın bizim sahibimiz (mevlamız) olduğunu ve bize O’nun takdir ettiğinden, yazdığından başkasının ulaşmayacağını söyler. 52. ayette ise müminlerin münafıklara söyledikleri sözü şöyle aktarır: “Siz bizim için ancak iki iyilikten birini beklemektesiniz”…  Burada yukarıdaki hadise benzer şekilde her iki durumda da hayır olduğu söylenmektedir. Müminler ya kazanacaklar zafer nimetine ulaşacaklar ya da o yolda şehit olacaklar cennet nimetine ulaşacaklar. Yani her türlü hayırdır, nimettir.)

Kuran’dan ve sünnetten anladığımız kadarıyla başımıza gelen musibetler ve dertler ancak bizlere yarar sağlamak için verilmektedir. Cenneti kazanmak için birer vesiledir. O nedenle, önümüzdeki sıkıntı dert her ne ise, elimizden geldiğince sabretmeye çalışıp şikayet etmeden çözüm üretmeye çalışmalıyız. Acılar çekilecektir elbette, zora düşülecektir fakat önemli olan şikayet etmemektir. Sabırla çözüm aramaktır.

Bu niye benim başıma geldi, neden ben, ne günahım vardı gibi isyan sözlerini zaten hiç tartışmıyorum bile… Bu kelimelerin ne kadar tehlikeli olduklarını, Allah’ın hükmüne karşı gelmek veya Allah haşa hata yaptı manası içerdiğini tahmin edersiniz. Müslüman Allah’a teslim olmuş insandır, bu düşünceler ona yakışmaz.

Rabbinin üzerindeki nimetini hatırla diyen ve hayırda yarışın diye buyuran ayetler yukarıdaki ilk söylediğimiz hadisle birlikte okunduğunda nasıl davranmamız gerektiği daha iyi anlaşılıyor. Bizler maddi olarak bizden daha düşük durumdaki kişilere bakıp elimizdeki nimetleri düşünerek ve kıymetini bilerek Allah’a şükür halinde olmalıyız. Aynı şekilde herkesi manevi olarak bizlerden daha üstün olarak görüp en iyiler gibi olmaya çaba sarfetmeli hatta hayır yolunda onları geçmeye çalışmalıyız.

Maddiyat dışındaki sıkıntılarımızı, dertlerimizi ise daha ağır dertleri ve sıkıntıları olan insanları düşünerek yönetebiliriz. Allah’ın bize verdiği nimetleri düşünerek daha kolay çözüm üretebiliriz. Sıkıntılarımızı bizi Allah’a bağlayan birer araç olarak gördüğümüzde bize sorun oluşturan mekanizmalar olmaktan çıkıp bize hayır kapılarını açan anahtarlar olacaktır. Müslüman olan insan, dertleri sıkıntı aracı olarak değil, kendisini Allah’a bağlayan birer ip olarak gördüğünde hem sabredebilecek hem de mükafat alacaktır inşallah.

Şu anda şu durumda ne derdiniz, sıkıntınız varsa bilin ki o sizi Allah’a yaklaştırmak için bir araçtır. Allah’a yönelin. Sabır ve namazla O’ndan yardım isteyin. Allah bize bir hayır dilerse o hayrı kim bizden uzaklaştırabilir, Allah’tan başka kimin gücü yeter! Aynı şekilde O bize bir zarar dilerse O’ndan başka kim bize yardım edebilir, kim bizi kurtarabilir! Ayrıca Allah’ın kişiye gücünün yettiğinden fazlasını yüklemeyeceğini bildiğinizde işte o zaman herşeyin nasıl da kolaylaştığını ve sabredilebilecek hale geldiğini göreceksiniz.

Günümüzde bir çok nimetten mahrum insanlar varken, bizler sayamayacağımız nimetler içindeyken ve manevi halimiz içler acısı durumda iken şükürsüz olmaya hakkımız yok! Hele kendimizi kurtarmış saymayı söylemiyorum bile, onu düşünmeye bile hakkımız yok. İslam’ın yaşandığı topraklarda her gün kan, zulüm ve gözyaşı varken rahatı yerinde bizim gibi müslümanların hesap günü ne cevap vereceğini tekrar tekrar düşünmesi lazım… Hele bir de şükretmiyorsak… Daha vahimi, şikayet ediyorsak…

” ثُمَّ لَتُسْـَٔلُنَّ يَوْمَئِذٍ عَنِ ٱلنَّعِيمِ İşte o gün tüm nimetlerden hesaba çekileceksiniz, tüm nimetlerin hesabını vereceksiniz diyen ayete bakılırsa hesabımız öyle kolay olmayacak gibi görünüyor, eğer tevbe istiğfar etmezsek, eğer elimizden geleni yapmazsak ve eğer nimetlere şükretmeyi başaramazsak…

Öteki türlü en fazla 80-100 yıllık ömür yaşarız (o da garanti değil), eğlenmeye ve keyif çatmaya çalışırken istediğimiz gibi olmayan şeylerden şikayet ederiz, doyumsuzluk yaşarız ve hiç bir işe yaramadan bir ot gibi ölürüz. Ve sıra hesap vermeye gelince… İşte o zaman acayip bir şekilde sıkıntı çekeriz.

Nasıl buldunuz? Değerlendirmenizi bekliyoruz.
Değerlendirme için yıldızların üstüne tıklayabilirsiniz.
(2 oy, 4,50/ 5)
Loading...
Kötü Olmuş Eh İşte Ne İyi Ne Kötü Güzel Olmuş Çok Faydalı Buldum

Blogumuzdan Haberdar Olun

Lütfen bekleyiniz...
Yeni yazılarımız yayınlandığında bildirimler almak için e-posta adresinizi girin.

Her haline şükret…” üzerine 2 yorum yapıldı.

İslam Bilinci

Rab demek kainatı yöneten idare eden, terbiye eden, rızkını veren, ihtiyaçlarını gideren, iyilere mükafat, kötülere ceza veren, kullarına karşı her türlü tasarrufta bulunabilen anlamındadır.

İslam Bilinci

Hadisin metni;

قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « عَجَبًا لأَمْرِ الْمُؤْمِنِ إِنَّ أَمْرَهُ كُلَّهُ خَيْرٌ وَلَيْسَ ذَاكَ لأَحَدٍ إِلاَّ لِلْمُؤْمِنِ إِنْ أَصَابَتْهُ سَرَّاءُ شَكَرَ فَكَانَ خَيْرًا لَهُ وَإِنْ أَصَابَتْهُ ضَرَّاءُ صَبَرَ فَكَانَ خَيْرًا لَهُ » .

Fikirleriniz Bizim İçin Önemlidir